SESLİ KİTAP

Havuz Başı

Havuz Başı, Sait Faik Abasıyanık'ın 1952 yılında yayınlanan hikâye kitabı. Bu kitapta yazarın eski ve yeni yirmi üç öyküsü yer alır. Sait Faik Havuz Başı'nda okuyucuya kendisini anlatır, içini döker gibidir. Yazan: Sait Faik Abasıyanık Seslendiren: Cem Avnayim
Devamını Oku
Havuz Başı, Sait Faik Abasıyanık'ın 1952 yılında yayınlanan hikâye kitabı. Bu kitapta yazarın eski ve yeni yirmi üç öyküsü yer alır. Sait Faik Havuz Başı'nda okuyucuya kendisini anlatır, içini döker gibidir. Yazan: Sait Faik Abasıyanık Seslendiren: Cem Avnayim

23 Bölüm

03:07:31

Tüm Bölümler

Tüm Bölümler
Çalınmayanlar
Devam Edenler

Eskiden Yeniye

Eskiden Yeniye
Yeniden Eskiye
Alfabetik
Havuz Başı
Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünü­ yorum: Belki, bir geç olma hadisesi.
08:57
1. BÖLÜM
Kumarbaz Hayri Efendi
Safranbolulu Halil al yanaklı, ürkek gözlü, köse bir simitçidir. Akşamları Atpazarı'na bakan Altındiş'in kahvesinde bom oynarken gelir, omuz başımda durur, beni seyrederdi.
14:52
2. BÖLÜM
Çatışma
Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman parçası ile karıştırıyorum.
08:35
3. BÖLÜM
İyilik Unutulmaz
Kasaba, coğrafi vaziyeti yüzünden lodosu, poyrazı pek az tutan bir limanda kurulmuştur. İki vilayetin, yedi kazanın, otuz kırk nahiyenin, yüzlerce köyün iktisadi durumu bu limanın işleme­ sine bağlıdır.
07:54
4. BÖLÜM
Bir Sonbahar Akşamı
Nedir bu kuş, bilmem ki? Sonbaharda bulutlar turunç renklidir. Sonbaharda yapraklar konuşur.
05:32
5. BÖLÜM
Bir Ev Sahibi
Kahvenin kuytu bir köşesinde bağıra bağıra konuşuyorlardı... Gözkapakları şiş, üstü başı buruşuk olanı: -Bir senedir niçin mi görünmedim? Mahpushaneden on gün evvel çıktım da onun için beyim, diyordu.
10:30
6. BÖLÜM
Bayan Gülseren
Bayan Gülseren'in saçlarını ihmal etmesi ne tembelliğinden, ne de pasaklılığındandır. Ona yakışır böyle ihmalkar saçlar.
09:54
7. BÖLÜM
Yüksekkaldırım
İstanbul pazar günleri tenhalaşır yaz sıcaklarında. Beyoğlu'ndan üç dört yorgun, ağır ağır geçer; üç beş çocuk sinemalara dalar
10:31
8. BÖLÜM
On Milyonerin On Metresi
On milyonerle on metresi şehrin sefaletinden, hastalığından, şikayetinden bıkmış usanmışlardı. Dünyada harp vardı. Yoksa kirişi ecnebi memlekete kırmak mümkündü.
16:12
9. BÖLÜM
Jimnastik Yapan Adam
Onu çok uzaktan görüyordum. Bilmem elli yaşlarında var mıydı? Denize parça parça dökülmüş kayaların kenarından bir çakıl yol hafifçe yükselir, onun bulunduğu geniş meydanlığa varırdı.
08:19
10. BÖLÜM
İnsan Gibi Bir Şey: Huy
Elini ayağını sımsıkı bağladım. Bir köşeye oturttum. Gözlerinden ateş fışkırıyordu. Hiddetinden zangır zangır titriyordu. Suratı sapsarıydı.
08:27
11. BÖLÜM
Su Basması
Sakarya Nehri bilmem, her geçtiği yerde bu kadar deli mi? Bizim burada zaman zaman ne köprü bırakır yıkmadan, ne hayvan bırakır sürüyüp götürmeden, ne de kaz bırakır boğmadan.
11:19
12. BÖLÜM
Mektup
Ne desem yalan gibiydi. Selviler Arnavutköyü'ne doğru mırıldanıp dururdu. Bir taka İstanbul'a gider; bir yelkenli; böcek yüklü bize doğru gelirdi.
05:40
13. BÖLÜM
Sur Dışında Hayat
Şehrin dışına çıkmak kendi kendinden kurtulmak gibi bir şey. Hatıralarımız, aşklarımız, dostluklarımız, hıyanetliklerimiz, iyilik ve kötülüklerimiz, sefaletimiz, rezaletimiz hep şehrin içinde kaldı.
13:18
14. BÖLÜM
Serseri Çocukla Köpek
Köpeği omzuna almış gidiyordu. Köpek de, sokak çocuğu da pis değildi. Kirliydiler. Köpek iki aylıktı. Çocuk on yaşındaydı. Vakit de gece yarısı.
03:46
15. BÖLÜM
Sonbahar
"Çiçekler ve ağaçlar, toprağın derinliğindeki sırrı bize ifşa ederler. Orada da kokuların ve renklerin bilmediğimiz tecellileri olduğunu lisanıhal ile söylerler.
03:10
16. BÖLÜM
İnsanlar, Türküler, Masallar
Yol, yüz on kilometre yapılacaktı. Bir ova kasabasından başlayacak, iki küçük kasaba daha geçildikten sonra kocaman 900 küsur metre irtifasında bir dağ aşılacak, böylece yol, vilayete varacaktı.
09:58
17. BÖLÜM
Parkların Sabahı, Akşamı, Gecesi
Milyonluk şehirlerde de yaşasa, insanoğlunun içinde yalnızlık, kendi içine çekilme, sinme günleri doludur.
07:31
18. BÖLÜM
Cezayir Mahallesi
Üçle dört arası Beyoğlu'nun bu kahvesi pek tenhadır. Sokak da tenhadır ya: Sinemalar, mektepler, daireler alacağını almış; sokağı parasız avarelere, kahveyi de bize bırakmışlardır.
08:31
19. BÖLÜM
Simitle Çay
Bu başlığa kaşar peynirini de eklemek isterdim ama onun çayla simidin dostluğu karşısında silinip ikinci planda kalması daha doğru.
03:21
20. BÖLÜM
Şehrin Sabahları ve Adamlarından Biri
O üzüntü birdenbire gelir. Hava yağmurludur. Bir sonu gelmeyecek başlangıç. Böyle sürüp gidecek gibidir her şey.
04:43
21. BÖLÜM
Şehrayin
Doğru dürüst manasını bile bilemiyorum. Edebiyat yapmıyorum. Sahiden bilmiyorum. Şöyle anlar gibi olmuyor değilim. Ama sanmam ki bu yazıya başlık koyacak kadar yetsin.
03:37
22. BÖLÜM
Güğüm
Birdenbire evimi özledim. Anam buruşmuş oturuyordu. Ayva ağacında kuş vardı. Sonra penceremin altına, keskin hançer yapraklı, kabuğu ayrılmış bu okaliptüsü kim dikmişti?
02:43
23. BÖLÜM
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.