
SESLİ KİTAP
Alemdağ'da Var Bir Yılan
Alemdağ’da Var Bir Yılan, Sait Faik Abasıyanık’ın vefatından önce, 1954’te yayınlanan son hikâye kitabı. Gerçeküstü öykülerin ağırlıkta olduğu bu kitapta Sait Faik; insanların yaşamını, yaşam savaşını ve dünya dertlerini uygun bir anlatım içinde verip kendi yalnızlığını anlatmaya çalışır. Yazar, metnin merkezine kendisini alır ve yazar-anlatıcı ile öykü kahramanı arasındaki mesafeyi ortadan kaldırır. Öykücülüğümüzdeki modernist dönüşümün hazırlayıcı eserlerindendir. Çok sevilen ve artık ölümsüzleşen “Hişt Hişt!” öyküsü de bu kitapta yer alır.
Yazan: Sait Faik Abasıyanık
Seslendiren: Caner Özyazar
Alemdağ’da Var Bir Yılan, Sait Faik Abasıyanık’ın vefatından önce, 1954’te yayınlanan son hikâye kitabı. Gerçeküstü öykülerin ağırlıkta olduğu bu kitapta Sait Faik; insanların yaşamını, yaşam savaşını ve dünya dertlerini uygun bir anlatım içinde verip kendi yalnızlığını anlatmaya çalışır. Yazar, metnin merkezine kendisini alır ve yazar-anlatıcı ile öykü kahramanı arasındaki mesafeyi ortadan kaldırır. Öykücülüğümüzdeki modernist dönüşümün hazırlayıcı eserlerindendir. Çok sevilen ve artık ölümsüzleşen “Hişt Hişt!” öyküsü de bu kitapta yer alır.
Yazan: Sait Faik Abasıyanık
Seslendiren: Caner Özyazar
17 Bölüm
03:01:38
Öyle Bir Hikâye
Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki...
19:01
1. BÖLÜM
Yalnızlığın Yarattığı İnsan
Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı.
17:05
2. BÖLÜM
Alemdağ'da Var Bir Yılan
Daha tiyatroya girerken kar başlamıştı. Çıkınca meydanı bembeyaz buldum. Boynumdan içeriye bir damla düştü.
09:25
3. BÖLÜM
Panco'nun Rüyası
Evin içinde garip şeyler dönüyordu. Görünüşte her zamanki gibi idi sesler, çağırışlar, yemek zamanları, hatta yüzler.
07:58
4. BÖLÜM
Melahat Heykeli
Soluk güzel yüzlü bir kadındı. Rengi sarı denecek kadar açık, berrak gözlerinin kenarlarında dost, arkadaş, ahbap bir ifade vardı.
08:13
5. BÖLÜM
Yani Usta
Ben Yani Usta'yı tanıdığımda yaşı on beşti. O zaman daha, Yani Usta, değildi. Kara gözlü, kara bacaklı, kara saçlı, kara bir çocuktu.
06:29
6. BÖLÜM
İki Kişiye Bir Hikâye
Topal martı ile balıkçının konuştukları bile, işitilmemişse de, görülmüştür. Önce martının laf attığına kalıbımı basarım.
14:54
7. BÖLÜM
Rıza Milyon-er
Bin dokuz yüz otuz yediden beri İstanbul'a gelmemişti. Otuz yediden kırk yediye on, kırk sekize on bir, kırk dokuza on iki, elli üçe varmaya dört, dernek tam on altı yıl.
14:37
8. BÖLÜM
Sarmaşıklı Ev
-Nasıl ev, nasıl ev? dedi.
Karşılık vermeden önce sorusunu neden iki kere sorduğunu düşündüğümü biliyorum ama kendimden cevabını almaya vakit bulamadım ki.
11:12
9. BÖLÜM
Eftalikus'un Kahvesi
Bir genç adam yanıma geldi:
-Merhaba, dedi.
-Ooo, merhaba, dedim.
08:39
10. BÖLÜM
Hişt, Hişt!...
Yürüyordum. Yürüdükçe de açılıyordum. Evden kızgın çıkmıştım. Belki de tıraş bıçağına sinirlenmiştim. Olur, olur! Mutlak tıraş bıçağına sinirlenmiş olacağım.
06:23
11. BÖLÜM
Dülger Balığının Ölümü
Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmaya değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?
08:42
12. BÖLÜM
Kafa ve Şişe
Bütün gün, ne ettiğimi bilmeden dolaştım. Çoktandır ne yaptığımı bilmiyorum. Ancak böyle dolaşırsam bir şeyler görebiliyorum.
06:54
13. BÖLÜM
Çarşıya İnemem
Sanki yazı yazmaya yeniden başlıyorum. Aylardan beri elime kalem almadım. Alsaydın sanki bir şey mi yumurtlayacaktın? Sanmam. İyi oldu! Doğrusu buna ben de memnunum.
14:40
14. BÖLÜM
Dolapdere
İstanbul'un semt adları yok mu? Bayılırım onlara. Ne güzelleri vardır. Yalan da olsa, yanlış da olsa, bu semt adlarından insanın muhayyilesine bir şeyler üşüşür.
05:18
15. BÖLÜM
Bir Hastalık
Benzerlerine pek yakında rastlanacağına göre, demek daha virüsüne antibiyotikler tesir etmiyor. O halde bu korkunç hastalık insan nesillerinden binde birine çaresiz yapışacak.
11:53
16. BÖLÜM
Yılan Uykusu
İşte karşı karşıyasın. İşte o da senin gibi; elli ayaklı, kaşlı gözlü, sıhhatli hasta, sarışın esmer, kafası var, saçları var, kirpikleri var, yalan söyleyen ağzı var. Yüzünde küçük küçük kavga, taş, düşme izleri. Yaramaz bir çocukluğun her şeysi, ufak ufak her şeysi. İşte elleri, parmakları, işte ayakları. Kim bu? İnsanoğlu! Senin gibi tıpkı tıpkısına apaynı.
10:07
17. BÖLÜM
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde
çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için
çerez politikamızı
inceleyebilirsiniz.